Son yıllarda kuşaklar arası farklar, özellikle Z kuşağının (1997-2012 yılları arasında doğanlar) toplumdaki konumu üzerine sıkça tartışılan bir konu haline geldi. Bu bağlamda, Z kuşağının "ihtiyar" olarak tanımladığı yaş grubu, dikkat çekici sonuçlar ortaya koydu. En son yapılan bir araştırma, Z kuşağının "ihtiyar" kategorisine dahil ettiği yaş aralığını 30 ile 35 arasında belirledi. Bu sonuç, genç jenerasyonun yaşlılık algısını ve toplumsal normları nasıl değiştirdiğini gözler önüne seriyor.
Günümüz gençliği, sosyal, ekonomik ve kültürel açıdan farklı bir dünya ile karşı karşıya. Z kuşağı, teknolojiyle iç içe büyümüş ve sosyal medyanın etkisi altında şekillenmiştir. Bu dönemde, yaşın yalnızca bir sayı olduğunu düşünmek yerine, yaşam tarzının ve aktivitelere yönelik tutumların daha belirleyici olduğuna inanıyorlar. Bu yüzden, 30'lu yaşlar gibi, daha önceki kuşaklar için olgunluk ve yaşlılık sembolleri olan yaş aralıkları, Z kuşağı için "ihtiyarlık" ile özdeşleşmeye başladı.
Ayrıca, çağın getirdiği hızlı yaşam temposu, genç bireylerin daha erken olgunlaşmalarına sebep oldu. Eğitim, kariyer ve sosyal sorumluluklar gibi faktörler, Z kuşağının daha erken bir yaşta hayatlarını şekillendirmelerine ve kendi ayakları üzerinde durmalarına olanak tanıyor. Dolayısıyla, bu kuşak, belirli yaşlardaki insanların sosyal hayatta nasıl etkileşimde bulunduğunu gözlemleyerek, 30 yaşının "yaşlılık" olarak algılanmasına yol açan bir perspektif geliştirmiştir.
Sosyal medya, kuşaklar arasında büyük etkilere sahip bir platform olarak öne çıkıyor. Z kuşağı, bu platformlarda sıkça karşılaştırmalara maruz kalıyor ve başkalarıyla kendilerini ölçme eğilimindeler. Bu da onları, daha genç bireylerle aynı yaş aralığında hissetmeye veya girişimci ruhu ile daha fazla yaşam zenginliği arayışına yönlendiriyor. "Yavaş koşan" veya "daha olgun" olarak kabul edilen insanların, 30'lu yaşlarda olmasına rağmen kendilerini yaygın çağın normlarına göre "ihtiyar" olarak tasavvur etmesi, önemli bir değişim gösteriyor.
Bunların yanı sıra, kültürel normlar da Z kuşağının algısını etkileyen önemli bir faktördür. Geleneksel olarak, 30’lu yaşlar, kariyerin ve aile kurmanın önemli adımlarının atıldığı bir dönem olarak değerlendirilirken, Z kuşağı bu normları sorgulama eğiliminde. Yeteneklerini sergilemek ve yeni deneyimlere açık olmak, Z kuşağının öncelikleri arasında yer alıyor. Bu nedenle, Z kuşağının daha önceki kuşakların değerlerini "ihtiyar" bulması, aslında daha geniş bir değere, bireysel özgürlük ve kendi kimliğini keşfetme arayışına işaret ediyor.
Sonuç olarak, Z kuşağının "ihtiyar" tanımı, toplumun genel algısından bağımsız olarak, kendi yaşam deneyimleri ve sosyal etkileşimleriyle şekilleniyor. Bu durum, sadece bir yaş aralığını değil, aynı zamanda bir yaşam tarzını ve değer sistemindeki dönüşümü temsil ediyor. Geleceğin liderlerinin bu değişimler karşısında nasıl bir bakış açısı geliştireceği merak konusu. Sonuçta, kuşaklar arası bu farklılık, toplum olarak ilerlememizde önemli bir rol oynayabilir.