Son dönemde Türkiye'de gayrimenkul sektöründeki hareketlilik dikkat çekici boyutlara ulaştı. Ancak, bu hareketliliğin ardında yatan gerçekler, hem hukuk hem de etik açıdan tartışmalar yaratıyor. 2023 verilerine göre, 2 bin 691 yabancı uyruklu kişi, sahte belgeler kullanarak Türkiye'de mülk edinmiş ve bu yolla Türk vatandaşı olmayı başarmış. Bu durum, hem devletin ilgili birimlerini hem de kamuoyunu derinden endişelendirmiş durumda.
Raporlara göre, sahte belgeler kullanarak mülk edinme işlemleri genellikle oldukça karmaşık ve organize bir yapı üzerinden gerçekleşiyor. Yabancı uyruklular, genellikle üçüncü şahıslar aracılığıyla, belgelerini temin ediyor ve Türk vatandaşı olabilmek için belirli şartları yerine getiriyorlar. Gayrimenkul alımında aracı kurumların veya bireylerin yaptığı işlemler neticesinde, sahte belgelerin gerçek gibi gösterilmesi, birçok kişinin bu yolla mülk sahibi olmasına olanak tanıyor. Bu tür sahtecilik faaliyetlerinin, hem konut piyasasında spekülasyona neden olduğu hem de güvenilirliği zedelediği belirtiliyor.
Bu skandalın ortaya çıkmasının ardından, Türkiye'deki ilgili kurumlar harekete geçmiş durumda. İçişleri Bakanlığı, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü ve Emniyet Genel Müdürlüğü, sahte belgelerin takibi ve bu duruma karışan kişilerin tespit edilmesi için ortak bir çalışma başlattı. Ayrıca, emlak sektöründeki düzenlemelerin gözden geçirilmesi, denetimlerin artırılması ve sahte belgelere karşı daha etkin mücadele mekanizmalarının geliştirilmesi gerektiği ifade ediliyor.
Uzmanlar, bu tür olayların önüne geçmek adına; öncelikle emlak satış süreçlerinin daha şeffaf hale getirilmesi, dijital imza uygulamaları gibi modern teknolojilerin kullanılması ve işlem yapacak kişilerin kimlik bilgilerinin daha titiz bir şekilde kontrol edilmesi gerektiğini belirtiyorlar. Böylece, hem yerli hem de yabancı yatırımcıların haklarının korunması, hem de ülkemizdeki gayrimenkul sektörünün itibarının yükseltilmesi hedefleniyor.
Türkiye’nin cazip gayrimenkul piyasası, birçok yabancı yatırımcı için önemli bir fırsat sunarken, yapılan bu tür sahtecilikler, sektördeki güven ortamını zedelerken, hukuksal anlamda birçok belirsizlikler ve sorunları da beraberinde getiriyor. Bu bağlamda, yetkililerin alacağı önlemler ve sektördeki oyuncuların etik standartlara sadık kalmaları büyük önem taşıyor.
Sonuç olarak, 2 bin 691 yabancının sahte belgelerle mülk edinmesi, sadece bireysel bir olay olmanın ötesinde, Türkiye'deki gayrimenkul pazarında yaşanan daha büyük sorunların bir yansıması. Devletin bu konuda daha etkin ve caydırıcı tedbirler alması, hem mevcut sıkıntıların çözülmesine hem de gelecekte benzer olayların yaşanmasının önüne geçilmesine yardımcı olacaktır. Gayrimenkul yatırımında şeffaflık ve yasal süreçlerin önemi bir kez daha gözler önüne seriliyor.