İlişkilerimizde sorumluluk, sağlıklı bir dinamik oluşturmanın temel taşlarından biridir. Ancak birçok insan, bu sorumlulukların yükünü taşımaktan kaçınma eğilimindedir. Klinik psikologlar, bu kaçışın arkasında genellikle bireyin kendisiyle ilgili kaygılar, geçmiş travmalar veya bağlanma stillerine dayanan derin psikolojik nedenlerin yattığını belirtiyor. Peki, sorumluluktan kaçışın sebepleri nelerdir? İşte bu yazıda, bir klinik psikologun gözünden sorumluluk kaçışını mercek altına alıyoruz.
Klinik psikologların gözlemlerine göre, sorumluluk duygusundan kaçış genellikle bireyin kendisiyle olan çatışmalarıyla ilintilidir. Ancak bu durumu daha iyi anlayabilmek için, altında yatan sebeplerin derinliklerine inmekte fayda var. Özellikle çocukluk döneminde yaşanan deneyimler, bireyin sorumluluk algısını doğrudan etkileyebilir. Örnek vermek gerekirse, aşırı koruyucu bir aile yapısında büyüyen bireyler, daha sonra sorumluluk almaktan kaçınabilir. Çünkü bu bireyler, yetiştirilme tarzları gereği dışarıdan bir destek görmeden kendi kararlarını almayı zor bulabilirler.
Bunun yanı sıra, travmalar da bu durumu besleyen önemli bir faktördür. Geçmişte bir kayıpla başa çıkmakta zorlanan bireyler, gelecekteki sorumluluklerini üstlenmekten kaçınma eğilimindedir. İçsel bir çatışma yaşarlar; bir yandan sorumluluk alma isteği varken diğer yandan geçmiş hikayeleri bu isteği engeller. Kliniğe gelen birçok danışanın, sorumluluk alma korkusunun, geçmişte yaşadıkları travmalarla doğrudan ilişkili olduğu görülmektedir.
Sorumluluk duygusundan kaçışın aşılabilmesi için önce bireyin kendisini tanıması gerekiyor. Bu aşama, bir nevi keşif yolculuğu gibidir. Kendinizi tanımak, duygusal ihtiyaçlarınızı, korkularınızı ve kaygılarınızı anlamak demektir. Bireylerin, geçmişteki travmalarını kabul etmeleri ve onlarla yüzleşmeleri, sorumluluk alma yönünde önemli bir adım olacaktır.
Ayrıca bireylerin düşünsel kalıplarını değiştirmeleri de sağlıklı bir iletişim ve sorumluluk almalarına yardımcı olacaktır. ‘Kaybedecek bir şeyim yok’ düşüncesinden ‘Başarabilirim’ düşüncesine geçiş yapmak oldukça önemlidir. Bunu sağlamak için meditasyon, psikoterapi veya danışmanlık gibi yöntemlerden faydalanabilirler. Randevu almak, profesyonel destekte bulunmak, sorunlarının kaynağını anlamalarına yardımcı olacaktır. Grup terapileri de bu süreçte destekleyici bir ortam sunabilir. Diğer bireylerin deneyimlerini dinlemek, yalnız olmadıklarını göstermek açısından oldukça faydalıdır.
Sonuç olarak, sorumluluk almak, bireyin kendisiyle barışık olmasının, geçmişiyle yüzleşmesinin ve kendi içindeki potansiyeli keşfetmesinin bir göstergesidir. Eğer siz de sorumluluk duygusundan kaçtığınızı düşünüyorsanız, bu konuda bir uzmandan destek almayı ihmal etmeyin. Unutmayın, sorumluluk almak sadece ilişkilerimizi değil, yaşam kalitemizi de büyük ölçüde etkiler.