İstanbul'un kalabalık sokaklarında bir adam, her gün elinde küçük bir torba ve kararlı bir yüz ifadesiyle yürüyüş yapıyor. Uzun yıllardır bu kayda değer alışkanlığı boyunca, insanların göz ardı ettiği ilginç bir şeyle meşgul: Ekmek kırıntılarını toplamak. Aksu Köyü'nden gelen Hasan Yılmaz (45), "Allah rızası için bu işi yapıyorum" diyerek toplumda büyük bir merak yaratıyor.
Hasan Yılmaz, genç yaşta İstanbul’a göç etmiş ve burada hayatını kazanmaya çalışarak yıllar içinde pek çok farklı işte çalışmış. Ancak, 17 yıl önce sokakta yürürken, birden karşılaştığı yetersiz beslenen sokak hayvanları üzerindeki karamsar manzara, onun yaşamında bir dönüm noktası oluyor. O günden beridir, her sabah erkenden uyanıyor ve şehirde yaptığı yürüyüşler sırasında bulduğu ekmek kırıntılarını topluyor. Bunu bir alışkanlık olarak değil, hayvanlar için bir sorumluluk olarak tanımlıyor. “Kırıntılar aç kalıyor. Ben de kendimi bu işe adadım. Elimden geleni yapmalıyım” diyor.
Hasan’ın bu karmaşık duygularla sürdürdüğü rutin, zamanla çevresindeki insanlardan da dikkat çeken ilgiyi çekmeye başlıyor. Belki de yaşamında karşılaştığı en güzel anlardan biri, bir gün bir çocuk tarafından yanına yaklaşılıp neden bu işi yaptığını sorulması. O an, Hasan’a istediği etkiyi sağlamasında bir kapı açmış. “Çocuk bana, ‘Amca, neden her gün ekmek topluyorsun?’ diye sordu. O an düşündüm. Onlara en iyi şekilde nasıl ulaşabilirim?” dedi ve kendi içinde bir prenses gibi çok değerli bir mücevheri bulmuş gibi hissetti.
Hasan’ın bu toplum için gerçekleştirdiği daha büyük mücadelenin ardında, yalnızca ekmek kırıntılarını toplamak değil; aynı zamanda çevresinde sosyal bilinç oluşturmak da yatıyor. Hayvanların sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi için, toplumda bir farkındalık yaratma adına çeşitli etkinlikler düzenlemeyi planlayan Hasan, begeneceğini düşündüğü hayvan dostlarıyla birlikte paylaşımlar yapmaya başladı. “Sosyal medyayı kullanarak, ekmek kırıntılarını sadece sokak hayvanları için değil, çocuklar ve yaşlılar için de paylaşmayı hedefliyorum” diyor.
Bazı sosyal medya platformlarında çektiği videolar, binlerce insana ulaştı, bu durum da Hasan’ı daha fazla kişiye ulaşma konusunda motive etti. İnsanların hayvanlara olan duyarlılığının artması, son zamanlarda daha fazla sokak hayvanının sahiplendiğini görmekle de ilişkili, aradaki köprüyü sağlamıştır.
Hasan’ın hikayesinin yayılmasının ardından, sokaktaki sadece hayvanlar değil, birçok insan da Hasan’a destek vermeye karar verdi. Sadık dostları olan hayvanları beslemek, onlara güvenilir bir yuva sağlamak için daha fazla kişi tarihe Cumhuriyet Meydanı kadar parlayan bir dostluk hikayesinin parçası oldu.
Hasan, sadece ekmek kırıntıları ile değil, sokakta gördüğü yaralı veya hasta hayvanları da kendi bütçesiyle tedavi etmeye çalışıyor. “Yaşadığım toplumda, sokak hayvanlarını birer komşu olarak görmeliyiz. Onlar da bu yaşamın bir parçası ve onların yanında olmamız gerekiyor," diyerek sesini yükseltiyor. Her gün düzenli olarak düşündüklerini gerçekleştirip yürüdüğü sokaklarda daha fazla insan, onları görmeli ve bu konuda duyarlılıkla davranmalıdır.
17 yıldır yaptığı bu iş sayesinde hem kendisi hem de çevresi için belli bir farkındalık yarattığına inanan Hasan, zaman zaman umutsuzluk yaşasa da, her geçen gün yeni bir çözüm için mücadele etmeye devam ediyor. “Eğer ben bunu bir yere varmak için yapıyorsam, bu toplumun da beni desteklemesi gerekiyor” diyerek sonlarını da alıyor. “Belki bir gün, kendi bildiğim ve pratiğimle bu durumu değiştirecek bir hayırseverle karşılaşmak nasip olur” diyor ümit dolu bir ifadeyle.
Sonuç olarak, hayat dolu bir adam olan Hasan Yılmaz’ın hikayesi, yalnızca bir bireyin kararlılığı değil, aynı zamanda insanlığın ve hayvan dostluğunun birleştiği çok özel bir örnek. Güzel bir sözü hatırlatıyor: "Bir kedinin ya da köpeğin gözünde, bir insanın içindeki iyilik hâlâ somut bir gerçek.”